
Geçtiğimiz yüzyılın sıkıntılı dönemlerinde her ülke kendine göre bir lider ortaya çıkarmış ve kurtuluşu onun öncülüğünde aramıştır. Fakat bu liderlerden pek azı, ülkesini arzu edilen zaferlerle tanıştırabilmiş, istenen başarılara ulaştırabilmiştir. Askeriyle, idarecisiyle, din adamıyla, her kesimden halkıyla milletimizin topyekûn kıyamı olan İstiklal Mücadelemize liderlik eden, milletine olan sevgisi ve güveni, askerî dehası, liderlik vizyonu ile tarihteki diğer askerî şahsiyetlerden çok başka ve özellikli yeri olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün aziz milletimizin gönlünde kıymetli yere sahip olması gayet tabiidir.
Bir matem döneminden ziyade bir muhasebe günü olan 10 Kasım, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün her yönüyle bilinmesi ve özümsenmesi açısından mühim bir zamana işaret etmektedir. Onu anladığımız ölçüde hakkıyla ve layıkıyla anlatacağımız bir gerçektir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "en büyük eserim" dediği cumhuriyetimize, en büyük hedef olarak gösterdiği muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkma mirasına sahip çıkarak aziz hatırasını yaşatacağız. Geride bıraktığı hatıralar, emanet ettiği büyük miras, bağımsız yaşama azmi ilk günkü kadar tazedir.
Bu vesileyle, vefatının 84. yıl dönümünde Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü hürmetle yâd ediyor, tüm şehitlerimize ve ebediyete irtihal eden gazilerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Bizzat dediği gibi: "Büyük ölülere matem gerekmez, fikirlerine sadakat gerekir." Naçiz bedenlerin gelip geçici olduğu dünyada, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.